Kevin Brockmeier ünlü alıntılar

Hayatınızda, anılarınızın çelik ağırlığına ve ayaklarınızın altında gölge gibi duran üzüntüye rağmen, aniden ve garip bir şekilde kendinizi tamamen iyi hissettiğiniz zamanlar vardır.

Bazen her şeyin senin için farklı olabileceğini, sola gitmeyi seçtiğin bir gün doğru gitmiş olsaydın, asla tahmin edemeyeceğin bir hayat yaşayacağını hayal edersin. Ama diğer zamanlarda, ilerlemenin başka bir yolu olmadığını düşünürsünüz - her zaman tam olarak sahip olduğunuz yere varmak zorunda kaldınız.

Aşkı yaşamış olan herkes, çok fazla veya çok az şeye sahip olabileceğinizi bilir. Parçalayan sevgiye sahip olabilirsin, yenen sevgiye. Sevginin yanlış oranlarda ölçülmesini sağlayabilirsiniz. Bu sizin güneş ışığınız ve suyunuz gibidir - yanlış türde bir sevginin umudu beslemesi kadar boğması da muhtemeldir.

Anne Lamott'u okuyanlar, Anne Rice'ı okuyanlar gibi, trajedinin romantik olduğuna inanırlar, ancak Anne Lamott'u okuyanlar buna ironik bir şekilde inanırlar.

Yazdığı her cümle ile Davis duyuları tazeler. Romanları, herkesten farklı bir ton elde ederek, nefes almak kadar yorumlamadığınız bir atmosfer yaratıyor.

Endişe, kalbinizi bir su ısıtıcısı gibi atan kötü yüzlü bir cücedir.

Yaşayanlar bizi inciler gibi içlerinde taşırlar. Onlar bizi hatırladıkları sürece hayatta kalabiliriz.

Bazen onun içinde yükseldiler, bu şiddetli mutluluk anları, bir çim höyüğünü ateşleyen bir kıvılcım gibi kendi özlerinden fırladılar. Hayatta olmak bir zevkti, garip ve vahşi bir neşeydi ve o, dayanamayacağını bilerek orada onun sıcaklığı ve yıkımı içinde durdu.

Rüya görmek çığlık atmaktan daha kolaydı ve çığlık atmak endişelenmekten daha kolaydı ve endişelenmek ağlamaktan daha kolaydı, bu da kendine göz kulak olmazsa azalacağını bildiği şeydi.

İnsanların sağlıklı olduğunu düşünemezdiniz. Hayatın küçük dürtülerini ve sarsıntılarını memnuniyetle karşılayacaklarını tahmin edemezdiniz. Sanki tanıştığınız herkes yeryüzünün çok üstünde ince bir tel yürüyormuş gibi davranmalıydınız, en ufak bir rüzgar onları dengelerinden koparıp yere yuvarlanmalarına neden olabilirdi.

Sanki tüm bu nimetlerle doğmuşsun gibi, ama onları kaybedene kadar onların nimetler olduğunun farkında değilsin. Ve eğer benim gibi yeterince kalın kafalıysan, onlar sana dönene kadar onları kaybettiğinin farkında bile değilsin.

Herkesle aynı sorumluluğa sahipti: dünyada olabildiğince yumuşak yaşamak.

Hayatınızın yönünü bu tür yanlış anlamalarla ne sıklıkla şekillendirdiğini merak ediyorsunuz? Birisi sizi düzgün göremediği için kaç fırsattan mahrum kaldınız - veya bu konuda ödüllendirildiniz -? Kaç arkadaşınızı kaybettiniz, kaç arkadaş kazandınız, çünkü kişiliğinizin sadece bir anlığına parlayan bir unsurunu gördüler ve hiçbir zaman yeniden üretemeyeceğiniz koşullarda? Bir otoyolun uzak virajında parıldayan bir su yanılsaması.

Yıllardır çevirdiğiniz bir evcil hayvan teoriniz var, hayatın kendisi bir tür Rube Goldberg cihazı, ruhunuzu inşa etmenin son derece basit görevini yerine getirmek için tasarlanmış son derece karmaşık bir makine.

Dünyayı bu kadar zahmetsizce aydınlatan, her şakanın eşiğine çömelmiş ve ona saldırmayı bekleyen arkadaşların olduğunu hatırlıyorsun ve yaşlandıkça nasıl değiştiklerini ve her şeyi sorgulamanın sevincinin yavaş yavaş acıya dönüştüğünü hatırlıyorsun. her şeyi sorgulamak, kendi çekirdeğini tüketen bir yıldız gibi.

...Öldüğünde, seni hayatta tutan enerji sevdiğin insanlara süzülür. Bunu biliyor muydun? Hayatın boyunca baktığın bir ateş gibi ve kıvılcımların hepsi rüzgara saçıldı.... Bu yüzden yaşadığımız sürece hayatta kalıyoruz, çünkü bizi seven insanlar devam etmemizi sağlıyor.

Dünyadaki gizem payına katkıda bulunmayan hayatta kimse yoktu.

Her erdemin kendine uygun bir ahlaksızlık içerdiğini kim söyledi? C.S. Lewis? Virginia Woolf? Unutuyorsun. Ama zekanın erdeminin içerdiği şeyin küçümseme ahlaksızlığı olması sizi her zaman endişelendirmiştir.

Başarılı bir şarkı dinleyicinin içinde kendi kendine şarkı söylemeye gelir. Hücresel ve sismiktir, zihinde ve ette birleşen bir dalgadır. Dışarıda bir mesaj var ve içeride bir mesaj var ve bu mesajlar aynı, biri sizin içinizde, biri çevreleyen iki kalp atışının vuruşu ve çarpıntısı gibi. Ninninin mesajı, gözleri bir süreliğine karartmanın, uyurken ve büyüdükçe kendini gözden kaçırmanın sorun olmayacağıdır: eğer sürüklenirsen, karaya sürükleneceğini söyler: eğer düşersen, yerine düşersin.

Yıllar boyunca sevdiğim tüm kitaplar için şükranla yazıyorum.